“Neydi ölüm denen o ürkütücü cümle? Neydi yaşam denen mutluluğu hissettiren kelime? Neden ölüm, yaşamın ilk nefesinden hemen sonra gölge gibi yanı başımızda var olur? Hiç sorduk mu kendimize, ‘Niye?’ diye… Sorduğumuzda fark ederiz ki: Ölüm, yaşam kadar değerli midir? Ya da sizin için ölüm, yaşamın eksik kalan yarısı mıdır? Benim için öyledir… Çünkü yaşamı sevdiğimiz kadar, ölümü de kabullenmeyi, sevmeyi öğrenmeliyiz. Ama her ikisinin de ötesinde insana verilmiş kutsal bir emanet vardır: can. O can, yaşamdan da ölümden de yücedir. Çünkü sana bahşedilen emaneti kendi ellerinle feda etmemelisin. Eğer edersen, hem yaşamını hem de ölümünü kirletirsin; ve insan, emanete ihanet ettiğinde aslında kendi ruhunu ebedi cehenneme sürükler.” — Ferzan Maral